Thursday, September 24, 2015

V.v

V.v

VALUE MARKETING / DEĞER PAZARLAMA

VALUE MARKETING / DEĞER PAZARLAMA

Pazarlama geçmişten günümüze belli evrimler geçirerek gelişmektedir. Bu evrimler kısaca, üretim, ürün, satış, fayda, tatmin ve değer odaklı olmak biçiminde özetlenebiliyor. Pazarlama kendilerine de birer katılımcı haline gelen müşteriler-tüketiciler için değerler tanımlayıp, üretip, sunmakla ilgilenir konuma geldi. Bu anlayış, firmanın kaynaklarının çoğunu, değer arttırıcı pazarlama yatırımlarına ayırması gerektiğini söyler. Teşviklerden her türlü tahsisata varıncaya kadar kararlarda pazarlamanın öncelik kazanmasını, firmanın müşterilerine sunacağı değerlerin sürekli iyileştirilmesini, müşteri bağlılığının güçlendirilmesini, sürekliliğinin sağlanmasını temin edecek şekilde alınmasını öngörür.
Pazarlamada değer modeli, değerlerin fiziksel, entelektüel, duygusal ve ruhsal boyutlar itibariyle ele alınıyor[1]. Değerlere odaklanan bilim dalına aksiyoloji deniyor. Aksiyoloji (axiology) en geniş anlamda değerin felsefik teorisi olarak biliniyor[2]. Değerler, ölçülebilirliği yüksek ve nispeten kolay olan objektif değerler ve tanımlanması, algılanması ve ölçülmesinde büyük güçlüklerle karşılaşılan ve tamamen muhatabının gözünde şekillenen sübjektif değerler olarak iki kategoride incelenebiliyor.
Değer Temelli Pazarlama’ya da bakılabilir.

[1] Diana LaSalle, Terry A. Brittion, Priceless: Turning Ordinary Products into Extraordinary Experiences, Harvard Business School Press, Boston, 2003, s.11–14.
[2] Değer teorisi hakkında özet bir açıklama için bakınız: http://plato.stanford.edu/entries/value-theory/

VALUE- BASED MARKETING / DEĞER-TEMELLİ PAZARLAMA

VALUE- BASED MARKETING / DEĞER-TEMELLİ PAZARLAMA

Doyle’a göre pazarlama, “değerli müşterilerle ilişkiler kurmak ve rekabetçi üstünlükler geliştirmek suretiyle, hissedarlara kazandırılanları maksimize etmeye çalışan bir yönetim sürecidir.”[1] Aynı kaynak, pazarlamanın büyüme ve hissedar değeri üretmenin merkezinde olmasının bir disiplin ve bir fonksiyon olarak yeni bir role büründüğünü bildiriyor.
Geleneksel Pazarlama, müşterilerin ihtiyaçlarını rakiplerden daha etkin bir şekilde karşılamak olarak algılanır. Varsayım şudur: “Eğer bir şirket müşterilerini tatmin etmiş ve pazar payı kazanmışsa, finansal neticeler bunu otomatik olarak takip edecektir.” Ne yazık ki, üst yönetim, bunun her zaman doğru olmadığını bilir. Tıpkı diğer kaynaklar gibi pazarlama harcamaları da boşa çıkabilir. Tatmin olmuşşteriler her zaman en kârlı müşteriler olmayabilir. Geleceğin yönetim kurullarında daha etkin olacak pazarlama kavramı, hissedar değeri üretmeye yaptığı katkı ölçüsünde kabul görecektir.
Bu yeni pazarlama kavramı, pazarlamayı pazarlama uzmanlarının bir işi olmaktan çıkarıp, genel yönetim sürecinin bütünleşik bir parçası haline getirir. Geçmişte pazarlama yöneticileri, müşteriler, kanallar ve rakipler konusunda uzman kimseler olarak görülürken, gelecekte, hissedar değerinin nasıl arttırılacağı konusunda uzmanlaşş kimseler olarak görülecektir. Bunun için pazarlamacıların, yetenekleri arasına modern finansal planlama tekniklerini de katmaları gereklidir. Geçmişte pazarlamacılar muhasebe temelli yönetimlerin kıskacında kalıp, pazarlama stratejilerini kısa vadede kazançlara göre kurgulamışlardı.
Aynı kaynak, pazarlamanın değişen rolüyle ilgili olarak geçmiş ve gelecek anlamında şu boyutlardaki değişmelere işaret etmektedir:[2]
Pazarlamanın amacı/ Müşteri değeri üretmek / Hissedar değeri üretmek.
Pazarlama stratejisi/ Pazar payını arttırmak / Pazarlama varlıklarını geliştirmek ve yönetmek.
Varsayımlar/ Pozitif pazar performansı, pozitif finansal sonuçlar doğurur / Pazarlama stratejileri değerler itibariyle değerlendirilmelidir.
Katkı/ Müşteri, rakip ve kanal bilgisi / Pazarlamanın hissedar değerini nasıl arttıracağını bilmek.
Pazarlamanın odağı/ Pazarlama yönlülük / Genel yönetim.
Pazarlama yetenekleri/ Uzmanlık / Uzmanlık + Genel yetenekler.
Savunma/ Müşterileri anlamanın önemi / Hissedar değeri üretmede pazarlamanın rolü.
Varlık kavramı/ Somut / Soyut. Mantık/ Kârları arttırır / Hissedar değerini arttırır.
Performans ölçüleri/ Pazar payı, müşteri tatmini, satışların ve yatırımın geridönüşü / Hissedar değeri; iskonto edilmiş (bu günkü değere indirilmiş) nakit akışları.


[1] Peter Doyle, Değer Temelli Pazarlama, MediaCat, 2005, s.65.
[2] Peter Doyle, a.g.e., s.67.

VALUE-DRIVEN MARKETING / DEĞERGÜDÜMLÜ PAZARLAMA

VALUE-DRIVEN MARKETING / DEĞERGÜDÜMLÜ PAZARLAMA

Ürün Temelli Pazarlama’nın aksine, müşterinin işinde ve/veya hayatında derin ve anlamlı bir değeri hedefleyen pazarlama uygulamalarıdır. Yeni müşteriler bulmak ve müşterilerin bağlılığını sürdürmek için etkili bir yaklaşımdır.
Pazarlamada değer yaklaşımı 2000’li yıllardan itibaren ortaya çıkmaya başladı. 1960-1990 dönemin ve önceki dönemler itibariyle, değer anlamında yaşanan bir evrimden sonra değer kavramı olgunlaş[1]. Bu üç dönem itibariyle izlenebilecek evrim sürecinde, firmanın odağı firmanın kendisinden rakiplere ve oradan da müşteriye kaydı. İş modeli olarak verimlilikten pazar payına ve farklılaşmaya, oradan da deneyimsel değere ulaşıldı. Pazaryeri itibariyle kitlesel pazarlardan bölümlenmiş pazarlara ve sonunda bireyler düzeyine gelindi. Bu üç evrede hedef kitle tüketiciden müşteriye ve oradan da katılımcıya dönüştü. Değer üretimi eskiden mühendislik ve imalat yoluyla yapılırkan buna bir de hizmetler eklendi ve son aşamada müşteri-tüketiciler de dahil olarak firmanın tamamı değer üretmede kullanılmaya başlandı. Kârlılık eskiden maliyet ve fonksinlarla, daha sonra miktar, hacim, özellikler, hizmet ve kaliteyle ve son aşamada da ürünü ve firmayı kuşatan ve ilgilendiren deneyimlerle elde edilir oldu. Dönemler itibariyle başarının ölçütleri de değişti ve müşteri sayısından, müşteri kalitesi ve tatminine ve sonunda da müşteri sadakatine dönüştü.
Değer Güdümlü Pazarlama, pazarlamaya ilişkin zihnî paradigmanın değiştirilmesini gerektirir. Müşteriye hizmet etmek için derin bir arzu ve derin bir aşk duymak, hergün ona daha fazla hizmet etmek için sürekli yollar aramaktır.
Neyin değerli olduğu müşteriye, yani sunulan değerleri alacak olanlara bağlıdır. Sunduğunuz hizmet ve değerlerin gerçek değerini siz değil o tayin edecektir. Onun değerli bulduğu değerlidir. Beğenmediği değersizdir.
Değerler gerçek ve algılanmış olarak iki çeşittir. Bunların her ikisi de işi büyütmek için gereklidir. Algılanan değer sizi kapıdan içeriye sokarsa da gerçek değer müşterinin sürekliliğini sağlar. Pazarlamacı ikisine de özen göstermelidir.
Değer bulmak ve üretmek için müşterinin zihninde olup bitenleri görmelisiniz. Müşterinizin içini dışını bilmeye, onun duygusal düğmelerini tanımaya, güdülerini, tercihlerini, karar kıstaslarını anlamaya mecbursunuz. Bu bilgiler yoksa pazarlama gayretleri onun bir kulağından girer diğerinden çıkacaktır.
şteriniz için daha fazla değer üretip sunmak istiyorsanız, işinizi daha hızlı büyütmelisiniz. Pazarlama bir anlık bir oyun değil, sürekli bir yarıştır. Değer üretip sunmak için müşteriyi tanımaktan, onu kazanmaya, satış sonrası memnuniyete varıncaya kadar yüzlerce aşamada değişik fırsatlarla karşılaşılabilir. Hangi aşamada ne tür bir değerin anlamlı olacağını sürekli araştırmalı, uygulamalı ve yenilemelisiniz.



[1] Diana LaSalle, Terry A. Brittion, a.g.e., s. 23–26.

VERTICAL MARKETING / DİKEY PAZARLAMA

VERTICAL MARKETING / DİKEY PAZARLAMA

İmalatçının, toptancının ve perakendecinin tek bir sistem gibi davrandığı bir dağıtım kanalı olan “Dikey Pazarlama”, 90’lı yıllarda ortaya çıkan bir kavramdır.
Kitaplarını kendisi yazan bir kişinin aynı zamanda bu kitapları basan şirketin, web sitesinin, bunların reklâmını yapan, dağıtan ve pazarlayan şirketin de sahibi olması ve üstelik son ürünün dağıtımını gerçekleştirenin de yine kendisi olması hipotetik bir örnek olarak verilebilir.
Dikey Pazarlama, bir ürünün geliştirilebileceği, gittikçe küçülen alt grupların keşfine yardımcı olur. Bunun karşıtı olan Yanal Pazarlama ise çok daha geniş kesimlere hitap edecek, tamamıyla yeni ürünlerin peşinden giden uygulamaları ifade eder.[1]
Dikey Pazarlama’nın avantajı, bütün elemanların bu kişinin kontrolü altında çalışmasıdır. Sistem, kişiye tehlike çanları çaldığında gerekli önlemleri alma fırsatı sunar. Mesela, kitapların ne zaman nakledilmesi gerektiğini bilir. Baskı için kâğıt gecikecekse başka bir kâğıtçıdan satın alınması gerektiğine karar verir ve böylece dağıtımda bir aksama yaşanmaz. Resmin bütününü görebildiği için, çeşitli basımevleriyle, reklâm ajanslarıyla, nakliyatçılarla çalışan kişilerden çok daha verimli ve bilgili bir şekilde çalışabilir.
Sistemin avantajlarıyla dezavantajları aslında birbirine benzer. Bu sistemde kişi veya kurum, birçok topu aynı anda havada tutmayı becermek zorundadır. Farklı şirketlerde neler olduğundan aynı anda haberdar olmalı, bunun için de güvendiği kişilere bazı sorumlulukları devretmelidir.[2]
Pasta Villa ve Makarna Restoranları[3] bir Dikey Pazarlama örneği olarak biliniyor.



[1] Philip Kotler, Soru ve Cevaplarla Günümüzde Pazarlamanın Temelleri, Optimist Yayınları, İstanbul, 2007, s. 22.
[2] Sabah Business, Aralık 2004, s.38.
[3] Baybars Tek’ten alıntı yapan kaynak: odevlerim.-com/tezler/oseller/dağıtım%20kanalları.doc  

VIDEO PORTAL MARKETING / VİDEO PORTAL PAZARLAMA

VIDEO PORTAL MARKETING / VİDEO PORTAL PAZARLAMA

YouTube Pazarlama olarak da anılır. Tüketicilerin, müşterilerin kendilerinin hazırladıkları videoların internette yayınlanması trendinden kaynaklanıyor[1]. Her türlü videonun internette paylaşıldığı YouTube ve Google Video gibi siteler pazarlamacıların da ilgisini çekmekte gecikmedi. 
Giderek daha fazla insan, müşteri, tüketici, izlediklerini başkalarıyla paylaşmanın yanında kendi videolarını da üretip yayına veriyorlar. Bu videoların çok sayıda kişi tarafından izlenebilir olması, pazarlamacıları eğlenceli, gülünç, keyif veren, neşelendiren videolar üretip bunları YouTube’da paylaşıma açmaya yöneltti. İzleyicilerin ürettiği bu videolar viral pazarlama adına başarılı sonuçlar için güçlü bir atlama taşı da oluyor.
Video sadece sosyal medyada değil, dijital ortamdaki bütün pazarlama çabalarında etkin bir kullanım potansiyeline sahip. Firmalar kendilerini, ürünlerini, ürünlerinin belli özelliklerini, kullanıcılarını, kullanım yer ve fırsatlarını video yoluyla ekonomik ve etkili bir şekilde anlatabiliyorlar. Hemen her web sitesinde video türü içerik yer alıyor, video yayınlara bu yoldan da erişilebiliyor.

VIRAL MARKETING / VİRAL PAZARLAMA

VIRAL MARKETING / VİRAL PAZARLAMA

V-Marketing veya Virütik Pazarlama olarak da bilinen, Seth Godin’in ‘Unleashing the Ideavirus” kitabıyla yaygınlık kazanan bir terim. Ağızdan Ağza Pazarlama’nın bir türü. İnsan, sosyal bir varlık olarak dinlemeyi, paylaşmayı, anlatmayı, abartmayı, uzatmayı, dedikoduyu yaymayı sever. Viral Pazarlama’da insanların bu özelliğinden yararlanılıyor. Biyolojideki ve bilgisayar ortamındaki virüs yayılma mekanizmasıyla aynı temele dayanıyor.
Virüs, Latince zehir demek; viral de sıfat hali. Bir fikir, bir bilgi önce bir taşıyıcının zihnine giriyor. Daha sonra o zihnin temasta olduğu başka zihinlere, oradan da katlanarak artan sayıda başka zihinlere tekrar “bulaştırılıyor”. Böylece, yayılma üssel bir hız kazanıp, çok kısa bir sürede çok büyük rakamlara ulaşılabiliyor. “Virüsle Pazarlama”, hastalığı, bozulmayı, düşmanlığı, saldırıyı çağştırdığından, musikisi daha yüksek bir terim olarak “Viral Pazarlama”, daha uygun bulunuyor.[1]
Viral Pazarlama, Kulaktan Kulağa Pazarlamayı hatırlatsa da, bu ikisi arasında ilkinin yayılımlı, giderek kuvvetlenen; ikincisinin sönümlü, giderek çürüyen bir aktarıma meyilli olmaları açısından farklar var.
Viral Pazarlama terimi ilk olarak 1997’de Hotmail’in stratejisini ifade etmek için bir risk sermayecisi olan Steve Jurvetson tarafından ortaya atılmış. Bu strateji, isteyen herkese ücretsiz e-mail adresi vermeyi ve bu hizmetlerinin karşılığında her e-maile bir reklâm mesajı eklemeyi öngörüyordu. Firma, bir salgın gibi 18 ay içinde 12 milyon adrese sahip olabilmişti. Viral Pazarlama sayesinde internet dünyasında çok kısa bir zaman diliminde dünya çapında şöhret olan Napster, Yahoo, Google, Blair Cadısı gibi isimler de tarihe geçmişti.
Bir mesajı bir reklâm aracında yayınlamak istiyorsanız, bunun bedelini ödemek zorundasınız. Ama bir “söylenti”yi yaymak için para harcamanız gerekmez. Birileri bunu sizin adınıza bedavaya ve gönüllü olarak yapabilir. İş, sizin adınıza sizin mesajınızı başkalarına taşıyacak, dünyanın her köşesinde yankılandıracak yolları bilmek, bulmak ve işletmek. Bir bakıma, müşterilerinizi maaşsız çalışanlarınız haline getirmenin, sizin adınıza bazı şeyler yapmalarını temin etmenin yollarını bulmalısınız[2]. Word-of-mouth, Network, Buzz, Fission, Contagion, Inertia, Multi-connected, Propagation, Stealth, Grass Roots ve Ripple Marketing gibi isimler de verilmektedir. Steve Jurvetson ve Tim Draper Viral Pazarlamayı “network-enhanced word of mouth”, (kulaktan kulağa iletişimin internet ortamına taşınmış şekli) olarak tanımlamışlardır[3].
Etkin bir Viral Pazarlama stratejisi için gerekli unsurlar[4]: Değerli Ürün/Hizmetlerin Bedelsiz Olarak Verilmesi. Başka kişilere gönderilmesi için kolaylık sağlanması. Toplumda yaygın olan güdülerin ve davranışların kullanılması. Var olan iletişim ağlarından faydalanılması. (Sosyal bilimciler her insanın arkadaş, aile ve yakın çevresinde 8–12 kişinin bulunduğunu belirtmektedir. Bir insanın daha uzak çevresinde ise, toplum içindeki pozisyonuna bağlı olarak yüzlerce/binlerce insan bulunabilmektedir. Mesela bir garson, bir hafta içerisinde yüzlerce müşteriyle iletişim içerisinde olabilir.) Üçüncü kişilerin kaynaklarından yararlanılması.
Viral kampanyalarda başlıca amaç ve hedefler arasında şunlar sayılıyor[5]: Marka farkındalığını ve marka bilinirliğini arttırmak.  İzinli e-posta veritabanını arttırmak. Sadakat programlarını uygulamak. Web sitesi trafiğini arttırmak. E-posta aracılığıyla doğrudan gelir elde etmek. Reklâmlardan gelir elde etmek.
Viral Pazarlama dört tipte olabiliyor[6]:i. Mesaj aktarmalı, ii. Teşvik destekli mesaj aktarmalı, iii. Örtük mesajlı, iv. Tartışmalı konularda söylentili.
Mazda’nın park kampanyasında (mazdamovies.com) erkek ve kadınların park etme yetenekleri ile ilgili bir video kliple somut bir fayda sunulmuş ve video klibin e-posta aracılığıyla aktarılması sağlanmıştır. Kampanya bir aydan daha kısa bir süre içinde bir milyonun üzerinde kişi tarafından görülmüş ve sınıfındaki benzer otomobillerden farklılaşmasına yardımcı olmuştur.
Chicken.com: Burger King’e hizmet veren firmanın gerçekleştirdiği kampanyada tavuk elbisesi giymiş bir adamın eğlendirici webcam aktivitesinin yer aldığı interaktif bir video kullanılmıştır.[7]. Diğer uygulama örnekleri arasında Amazon, Geocities, ICQ, eGroups.com, Dove Express ve Fujitsu’nun kampanyaları da sayılabilir[8].
“Görmek inanmaktır”, “satmak istiyorsan göstermelisin” sözlerinin tipik uygulamalarından biri yürürçalarların ilk yıllarında yaşandı. Sony’nin yeni ürünü, yeni ismiyle Walkman, pek becerikliydi, ancak beklendiği kadar talep bulmadı. Stoklar elde kalmıştı. Firma ve yöneticiler sıkıntıdaydı. Ünlü Akio Morita, bütün çalışanlarına birer cihaz dağıttı ve sinemada, tiyatroda, çarşıda pazarda, sokakta caddede, otobüste, metroda kullanmalarını istedi. Fikir işe yaradı. Gören özendi ve gezerçalar bir “virüs” halinde dünyayı sardı. Cihaz satış rekorları kırdı.
Kulaktan kulağa yayılan her şey Viral Pazarlama değildir. Viral Pazarlama’da yayılan veya yayılması teşvik edilen şeyler sıradan komik veya bilgilendirici bir video veya mail paylaşımı olamaz. Sonuçta bunun ticarî bir dönüşü olmalıdır. Bunun da yolu, insanların gerçekten sevecekleri, kendilerine bir fayda vaad eden, onları neşelendiren, düşündüren, kendilerini iyi hissettiren, onlara zaman veya para kazandıran ve bu faydalarını başkalarıyla da paylaşmak arzusu uyandıran değerli ürün veya hizmetler ortaya koyabilmekten geçer. Ürün, iki insanın aralarındaki konuşmaya konu edilecek değerde bir “sosyal obje” olabildiği ölçüde Viral Pazarlama işliyor olacaktır. Tabiî, insanların bu ürün veya bilgileri başkalarıyla paylaşmalarına yardımcı olan, onları buna teşvik eden düzenlemeler de gerekecektir.
Can Turanlı, bloğunda, bir kampanyanın etkili olması için beş soruya evet dedirtmesi gerekir diyor[9]: i. Gördüğüm şeyle zaman geçiriyor muyum? ii. Anlatmaya değer mi? iii. Paylaşmak kolay mı? iv. Marka ile bağlantı kurduruyor mu? v. Harekete geçiriyor mu?



[1] İsmail Kaya, Damla Damla Pazarlama, İkinci Baskı, bky, İstanbul, 2006, s. 167–178.
[2] Hilal Alkoç’un, Viral Pazarlama konulu doktora ödevinden de yararlanılmıştır (2005).
[3] Steve Jurvetson and Tim Draper, “Viral marketing”, http://www.dfj.com/files/viralmarketing.-html, 7.12.2004
[4] Ralph F. Wilson , “The Six Simple Principles of Viral Marketing”, Web Marketing Today, Issue 70, February 1, 2000.
[5]http://www.gotmarketing.com/resources/ emarketing/viral_marketing_defined.pdf
[6] Kevin Allen, Viral Marketing 100 Success Secrets, Lulu.com, 2008, s. 55.
[7] Justin Curby, “Getting The Bug”, Brand Strategy, July/August 2004.